Duayen Gazeteci Ali Eşref UZUNDERE'nin haberi...
Azerbeycan Kültür Derneği Genel Başkanı Cemil Ünal'ın 24 Nisan'a ilişkin açıklaması:
"102. yılını kutladığımız Türkiye Büyük Millet Meclisi, HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan’ın sözde “Ermeni Soykırımının tanınması” yasa teklifi ile onurlu tarihinin en hadsiz teklifiyle karşılaşmıştır. Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere vatanımızı emperyalist güçlerden temizleyen ve cumhuriyete giden yolun en önemli taşlarını döşeyen meclisimizde, bu uğurda mücadele veren kahraman kimliklere dil uzatma cüretini göstererek; onların “isimlerinin kamusal alandan kaldırılmasını”, sözde “mağdur ve aile üyelerine vatandaşlık verilmesi” gibi ifadeleri yasa teklifine eklemiş ve bu hesaplaşmanın bu topraklarda bu mecliste yapılması gerektiğine dair ifadeler kullanma cüretini göstermiştir.
Seçildiği mecliste Milletin birlik ve beraberliği için yemin eden bu vekilin hadsiz teklifi bir provokasyondur. Hangi emperyalist güçlerin ajandasında yer aldığı bilinmeyen bu karanlık görevle ülkemizin hassasiyetlerine ihanet etmiştir.
24 Nisan 2022 tarihinde yani bu tekliften bir gün sonra ABD başkanı geçen yıl olduğu gibi “soykırım” ifadesini kullanarak Malta’da uluslararası yargıçlar tarafından verilen kararı, tarihi gerçekleri bir kez daha yok hükmünde saymıştır.
ABD ve birtakım diğer ülkeler Ermeni Diasporasının yalan ve çarpıtma dolu propagandaları ile parlamentolarına taşıdıkları bu olayın, mahkeme kararı olmadan hiçbir hükmü olmadığını gayet iyi bilmektedirler ve nefret suçuna ortak olmaktadırlar. İçimizdeki yerli işbirlikçilerde düzenledikleri konferanslarla, sokaklarda dillendirdikleri sloganlarla ve son olarak TBMM’ye sunulan yasa teklifi ile müttefikliğe ve vatandaşlığa sığmayan tutum ve davranışları tarihi gerçekleri inkâr ederek sergilemekteler.
24 Nisanlarda Her yıl Türk milletinin önüne bir şekilde getirilen sözde soykırım yalanı üzerine aşağıdaki görüşlerimi ve tarihi gerçekleri paylaşmak isterim:
24 Nisan tarihi Ermeni Diasporası tarafından varlığını sürdürmenin ve bu uğurda kendi milletini de giderek psikolojik bir travmanın içine sürüklemenin tarihidir. Ne yazık ki Ermeniler, yalan ve çarpık bir tezle yarattıkları mağduriyete inanan ya da işlerine geldiği için inanmış görünen birtakım devletleri de bu projelerine alet etmeyi başarmışlardır.
İşte bu bağlamda tarihi dönemler içerisinde, Türk Devleti için besledikleri kötü niyetlerini gerçekleştiremeyen pek çok devlet fırsat buldukça bu düşüncelerini farklı paketler halinde, dünya kamuoyunun ve Türkiye’nin önüne getirmektedirler.
Başkaları adına görev yapmayı, kendilerini ilgilendirmeyen meselelerin avukatlığını üstlenmeyi, dostluğa yakışmayacak ölçülerle hastalık halinde huy edinmiş güçler, aleni olarak dile getiremedikleri niyetlerini tarihçi gömleği giyerek adeta bir yargıç gibi bizlere sunmayı politikalarının gereği saymaktadırlar. Elbette ki bu politikalar, ezikliğin, ikiyüzlülüğün, samimiyetsizliğin dışa vurmasının kendilerine yakışır tezahürleridir.
Osmanlı İmparatorluğunu parçalayan, ama bu parçalar içerisinden bir Kürt ve Ermeni devletlerinin çıkarılmasına muvaffak olamayan zihniyet, şark politikalarının provalarını devam ettirmektedir. Varlığını her şeye rağmen sürdüren ve ebedi olarak da devam ettirecek olan Türkiye Cumhuriyeti’nin güçlenmesine dahi tahammül edemeyen bu çarpık anlayışın sahipleri, Kıbrıs konusunu, Azınlıklar-Kürt-PKK ve sözde Ermeni soykırım meselelerini de Türkiye’yi köşeye sıkıştırma politikalarının gereği olarak gündemde tutmaya ve bu konuda Türkiye karşıtı her türlü eylemlere destek vermeye aleni olarak devam etmektedirler.
Ermeni diasporasının 107 yıldan beri Türk düşmanlığı üzerine inşa ettiği milli kimlik ideolojisi ne yazık ki emperyalist zihniyetin alıcısı olduğu kirli bir politikaya dönüşmüştür. Geçtiğimiz yıl 24 Nisan 2021 tarihinde ABD Başkanı Joe Biden’ın 1915 olaylarına ilişkin hadsiz ve hukuksuz söylemi ile bu kir süper güç iddiası taşıyan bir devlete de bulaşmış ve ne yazık ki aynı söylem bir yıl sonra tekrar edilmiştir.
ABD siyasetine yön veren Ermeniler, gezici piyonlardır. Tarihleri boyunca terörü siyasetin bir aracı haline getiren devletlere bu yönde taşeronluk hizmeti vermekte, karşılığını da Türk toprağından pay almakla ya da soykırım kavramını parlamentolardan geçirmektedirler.
2021’de bu kervana katılan ve 2022 de devam ettiren Amerika bir avuç Ermeni için geçmişlerine yakışır şekilde uydurma bir tarih yazmayı ve teröriste sahip çıkmayı devlet politikası olarak dünya ya bu açıklaması ile kanıtlamıştır. Esasen yıllar öncesine dayanan niyet ve eylemlerinin final noktasıdır.
24 Nisan 1965 tarihi sözde soykırımın 50. anma yılı olarak ilan edilmiş, aynı gün Amerika’nın bütün radyo ve TV kanalları Türkiye aleyhine büyük bir kampanya başlatmıştır. O gün ‘1915-1918 yılları arasında Türkler tarafından katledilen iki milyon Hristiyan Ermeni’nin anısına’ diye yazılan anıtlar dikilmiş, bu törene katılan senatör ve milletvekilleri Amerika kongresinde Türk devletini suçlayan konuşmalar yapmışlardır.
Bu tahriklerin sonunda da 1973 yılında Ermeni teröristler tarafından Los Angeles Başkonsolosumuz ve yardımcısı şehit edilmiştir. Bu tarihten sonra da dünyanın farklı ülkelerinde dışişleri mensuplarımız Asala terör örgütü tarafından katledilmiştir.
Yaklaşık yüzyıldır her fırsatta tehdit ve şantajla Türk Milletinin önüne getirilen Tehcir olayından şikâyetçi olanlar, kirli işbirlikçileri ve teşvikleri ile bizzat bu olayların gerçekleşmesine sebep olanlardır.
O dönem şartlarına baktığımız zaman, Osmanlı Devleti 1912 tarihinden 1922 tarihine kadar, aralıksız savaş içerisindedir.1912-Balkan Savaşı, 1914- Birinci Dünya Savaşı, Sarıkamış Felaketi, 1915-Çanakkale Savaşı, bu savaşların büyük kısmında Türk toprağında Osmanlı Devletinin ekmeyi ile büyüyen Ermenilerin büyük ihaneti vardır. Nitekim 1914 Haziran’ında, Moskova’dan, Tiflis’ten, Tahran’dan, Amerika’dan, Mısır’dan gelen temsilcilerin iştiraki ile Erzurum’da Taşnak Partisinin kurultayı yapılmış, kongrede, “Teşkil edilecek gönüllü silahlı guruplarla, İttihat ve Terakki Hükümetiyle mücadele edilmesi” kararı alınmıştır.
Bu karar sonrasında, yurdun pek çok bölgesinde isyanlar ve sivil halka uygulanan acımasız katliamlar başlamış, büyük bir Ermeni gurubu da Kafkasya’ya geçerek, katıldıkları Rus ordusu içinde Türklere karşı savaşmışlardır.
Bu terör gurubunun başında da Garo lakaplı Erzurum Milletvekili Pastırmacıyan vardır. Olayların İstanbul’da sıçraması bilgisini alan hükümet, 24 Nisan 1915 tarihinde Ermeni Komite Merkezlerinin bir kısmını kapatarak, pek çok Ermeni militanı tutuklamıştır. İşte Ermenilerin ve Dünya Devletlerinin Soykırım günü olarak ilan ettikleri olay bundan ibarettir. 24 Nisan 1915 tarihinde ne bir ölüm ne de bir katliam olmuştur.
Türkiye vatandaşı, gönüllü Ermeniler Kafkasya’dan gelen Rus ordusuna katılarak Nisan 1915 tarihinde Van’a saldırarak bütün halkı katletmişlerdir.
Van isyanının elebaşı Ermeni Aram Manukyan, Ruslar tarafından şehre vali tayin edilmiş, şehirde Rus askerlerine teslim edilmiştir. Bu olaylar olduğu zaman tehcir kararı alınmamıştır. Ermeni isyanlarının özellikle Doğu ve Güneydoğu bölgeleri başta olmak üzere yurt çapında yayılması üzerine, hükümet 1915 Mayıs sonunda tehcir kararını almak zorunda kalmıştır.
Bin yıl bu coğrafyada en rahat ve imtiyazlı şartlar içinde yaşayan Ermeniler, Emperyalist güçlerin vadettiği hayallere kanarak Osmanlı Devleti’nin en zor zamanında büyük bir ihanetin parçası olmuştur. Gerek Anadolu gerekse Azerbaycan yüzyıl boyunca Ermeni çetelerinin katliamlarına maruz kalmış milyonlarca Türk bu alçak ihanetin ve kinin şehitleri olmuştur. Bu topraklardaki toplu mezarlar katliamların birer ispatıdır.
Bu tarihi gerçekler ışığında ‘Sevk ve iskân kanunu bir Vatan Savunmasıdır’. Tıpkı Ekim 2020’de Azerbaycan’ın 30 yıldır haksız, hukuksuz bir şekilde Ermeniler tarafından işgal edilen kadim Türk yurdu Karabağ’ı kurtarmak için girdiği mücadelede olduğu gibi…
Parlamentolarından soykırım kararını geçiren birtakım Avrupa ülkeleri ve sözle ifade eden ABD, topraklarında yaşayan bir avuç Ermeni’nin siyasi desteği ve Türkiye adına taşıdıkları farklı niyetleri uğruna soykırım yaygarası yaparken, tarihi gerçekleri inkâr etmiştir.
Sığ politikaları ile 5000 yıllık Türk tarihine, Türk milletine kara çaldığını zannedeler elbette ki büyük bir yanılgı içindedir. Bu millet şeref ve haysiyetiyle ve tarihi gerçeklerle bu çamuru temizler. Ancak tarih Ermeni yandaşı devletlerin sicilindeki gerçek soykırımları ve 1992 yılında Ermenilerin Hocalı ’da uyguladığı soykırımı, savaş kuralları hiçe sayılarak sivil yerleşim bölgelerine attığı bombaların sebep olduğu bebek cesetlerinin görmezden gelindiğini ve yüz kızartıcı sessizliği sorgulayacaktır. Tarih ikiyüzlü siyaseti ve zihniyeti elbette aydınlığa çıkaracaktır.
Ermeni Sorunu, Azerbaycan Kültür Derneği Genel Merkezi ve şubeleri tarafından kuruluşundan bu yana özellikle son 30 yıl içinde, gerek Azerbaycan gerekse Türkiye ekseninde düzenlenen ulusal ve uluslararası toplantılar, konferanslar, yayınlar Radyo ve Televizyon programları ile gündemde tutulmuş tarihi gerçekleri bilgi ve belgelerle kamuoyuna taşıyarak bu konuda mücadele bilinci yaratmayı milli bir görev saymıştır.
Bu milli görevi, Azerbaycan ve Türkiye olarak, oynanan tüm oyunlara karşın sürdürecek, küçük siyasi hesapları emperyalistlerin politikalarına yön veren Sevr hayallerini tıpkı milli mücadele döneminde olduğu gibi, tıpkı 44 gün içinde topraklarını işgalden kurtaran kahraman Azerbaycan ordusunun başarıları gibi tarihin çöplüğüne gömecektir" ifadelerine yer verdi.