BİSİAD İftarında felsefe yaptık…

Uzun pandemi sürecinin engellediği toplantılardan sonra yaşadığımız deprem felaketinin 2’nci günü Hatay’da olmamın sonucunda yediğim vurgun dolayısıyla kendimi toplantılara katılmaktan azat etmiştim.

Ancak söz konusu BİSİAD daveti olup,  üzerine felsefe yapılacak bir iftar sonrası bir sohbet olunca benim için davete icabet kaçınılmaz oldu.



Ev sahibi başkan ve BTSO Meclis Üyesi İdris Doğrul, MARSİFED Yönetim Kurulu Başkanı ve TÜRKONFED Yönetim Kurulu Üyesi Ramazan Kaya,  kardeşim MARSİFED, TÜRKONFED ve BTSO Meclis Üyesi Osman Akın,  GESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kaya, BİSİAD Ailesi ile sohbet tazeledim. Aysın Komitgan ve Ahmet Kundakçı ile listeleri konuştuk..



Gecenin konuşmacı konuğu İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölüm Başkanı Prof. Dr. Cengiz Çakmak idi.

Ramazan ayında ve iftar sonrasında bir felsefe hocasını konuşmacı olarak davet etmek mangal gibi yürek isterdi ve de İdris Başkanda da o yüreğin ziyadesiyle olduğunu bilirim.

Bu tür davetlere katılmadan önce ders çalışmayı severim ve bana göre en iyi jüri olan öğrencilerin hakkında verdiği notlara göre Cengiz Hoca dinlemesi ve dersleri çok keyifli geçen, dünya öne,  minare arkaya bakış açılı, tam bir pimi çekilmemiş el bombasıydı.

Ben rahmetli Feridun Orhun Bilge hocam ve dostumdan iyi bilirim.

Müslüman mahallesinde salyangoz tezgahı açmayan adamdan felsefeci olmaz.

Hoş geldiniz konuşması yapan İdris Başkan yazılım ve bilişim süreci sektör güncelinin yapay zeka olduğuna vurgu yaptı.

BİSİAD felsefesinin ve ailesinin bu gelişmeyi doğru tespit ederek ve sindirerek dünya ligine hazır ve hatta Pazar sahibi olduğunun altını çizerek kürsüyü gecenin konuşmacı konuğuna bıraktı.



Cengiz Çakmak Hoca “Günümüz Mağarası ve Felsefe“ ana başlığı altında “Sanal Gerçeklik ile Digital Ölümsüzlüğün Felsefi Yorumu” konuşmasına başladı.

Konu felsefe olunca Eski Yunan’ a gitmeden, tanrılardan bahsetmeden, mağaralara girmeden ve elbette Sympozyum kuralları üzerine konuşmadan olmazdı.

Benim anladığım ölümsüzlerin misler gibi yaşadığı mağaradan çıkan insanoğlu halt etmiş ve hastalık, savaş, ego ve ölümü seçmişti.  

Ayı Adem ile Havva’nın enflasyon, vergi, kira, elektrik, su, doğalgaz faturaları olmadan bir eli yağda bir eli balda cennette yaşamak varken şeytana uyarak bir elmaya tav olup cennetten,  başlarını sokacak evlerinin bile olmadığı bir dünyaya kargo edilmeleri gibi…



Cengiz Hoca BİSİAD ailesine “kızım sana söylüyorum gelinim sen anla” hesabı ile bütün iş insanlarına siz çalışın, işinizin kölesi olun, “en iyi tekne arkadaşın teknesi” felsefesiyle fedakârca(!) sefasını ben sürmeye hazırım dedi.



Sosyal yaşam ve ilişkilerden bahsederken bir ara “Cübbeli Ahmet Hoca” konuşuyor sandım.

Cübbeliyi küçümsemeyin son yıllarda “DEMOGOJİ” yapma konusunda ondan iyisini tanımadım.

Cengiz Hocam “erkek” iş insanlarına siz çalışırken eşinizin ilkini kaybedip ikincisini aramak zorundasınız derken bence kadınlara karşı yanlış yaptı.

Laf arasında da “bekar” olduğunu söyledi.

Bekâra hanım boşamak kolaydır hocam, evlen ayrıl da görelim.

Giderken haklı olarak azı dişini bile söküp alırlar.

Zamane ilişkileri tanımlarken, onları sıradanlaştırmak için genellikle TİNDER sıfatını kullandı.

Ben TİNDER yaşımı çoktan geçtim,  üye falan değilim, üstüme de almadım ve bizim çağda ilişkiler işmar ile başlardı.



Hocam bildiğim TİNDER sizin tanımlamanızdan çok daha karışık içinde aşk, ihtiras, seks, strateji, plan, para, beceri, zamanlama ve en iyi yalanı en iyi şekilde ve tam zamanında söyleyecek kadar yüksek zeka ister.

Valla benim başıma gelmedi!

Gerçek insanların başından geçen ve gerçek olayların gerçek kişilerle anlatıldığı TİNDER AVCISI dizisini izlemenizi öneririm.

İzleyenler ne demek istediğimi daha iyi anlarlar.

Oradaki strateji ve doğru zamanda doğru hamleleri satrançta  Anatoly Karpov veya yapay zeka Deep Blue bile yapamaz.

Yapay Zekâ ’nın çok şey olduğunu ama her şey olmadığını biliyordum.

Futbolda hatayı en aza indirmek için VAR sistemini getirdiler ama hem içinde hatanın olmazsa gol olmayan futbolun ruhunu incittiler hem de maksat hasıl olmadı.

Hata yaptığımız ama hatanın üzerinde ısrar etmediğimiz bir dünya en güzel dünyadır.

Çünkü hata yaptığımızı bilirsek doğruyu doğru yerde ararız.

Ve yaşasın hata diyorum.

Konunun antik dönemin ve Orta Asya tanrılarının, cinsiyetleri, üzerine anlamsız yerlere gidip uzaması üzerine peçete üzerine yazdığım iki soru cebimde kaldı.

Cengiz Hocamı büyük bir keyifle dinledim ve kendileriyle bir gün bir yerde uzun saatler süren bir SYMPOZYUM da sohbet etmeyi dilerim.